nantucket massachusetts’te gözlerini açtığında, maria mitchell için herkesten farklı göreceği, evrene gözlerini dikeceği ve gözlerindeki yıldız tozundan bir iz bırakacağı hayat başlamıştır. kendisi daha sonra bizi kütüphaneci, gök bilimci, bilim kadını, öğretmen, hak savunucusu olarak selamlayacaktır.
quaker inancına sahip ailede oğlan ve kız çocuklar aynı kalitede eğitim alıyorlardı. quaker dininin ilkelerinden biri cinsiyetler arasında entelektüel eşitlikti. maria için bu şanstı zira doğduğu çağda kız çocuklarının böyle bir eğitim alması söz konusu değildi. fakat maria’nın en büyük şansı babasıydı..
gökbilimci ve öğretmen olan babası on çocuğunu da, akşamları yıldızları gözlemlemek için üst kata çıkarırdı. Maria’nın kardeşleri tarafından babası için yapılan bu görevin, maria için gökyüzünün tutkuya dönüşerek hayatın anlamı haline geldiğini söyleyebiliriz. maria’nın hayatındaki yön bulabileceği kutup yıldızı belki de babasıydı.
maria 12 yaşındayken, babasıyla güneş tutulmasını gözlemleyerek, evlerinin konumunu hesaplamasına yardımcı oldu.
cyrus peirce’nin genç bayanlar okulu’na katıldı ve 16 yaşında eğitimini tamamladıktan sonra, 1835’te cyrus peirce için bir süre öğretim asistanı olarak çalıştı. 17 yaşında matematik ve fen bilimleri eğitimi veren bir okul açtı. diğer okullardan bir farkı vardı. maria açtığı okulda beyaz olmayan bireylerin eğitim almasına izin veriyordu. tabii ki kadın hakları ve insan hakları konusunda bulundukları çağ düşünülünce tartışma yaratacak bir uygulamaydı. kendi okulunun açılmasından bir yıl sonra 1836 yılında, nantucket atheneum’un ilk kütüphanecisi olma pozisyonu verildi ve 20 yıl boyunca orada çalıştı. her gün atheneum’da çalıştıktan sonra astronomik çalışmalarına gece devam etti.
amerikalı bir kadın astronom tarafından kuyruklu yıldızı ilk keşfeden kişi olarak danimarka kralı frederick VI’dan bir ödül aldı. ‘‘bayan mitchell’in kuyruklu yıldızı”nın keşfiyle maria dünya çapında popülerlik kazandı ve astronomiye katkısı ile tanındı. bugün bu kuyruklu yıldızın resmi adı C / 1847 T1’dir. maria dünya çapında bir kuyruklu yıldız keşfeden üçüncü kadındı. (diğerleri; her ikisi de alman astronomlar caroline herschel ve maria margarethe kirch’dir).
1848’de amerikan sanat ve bilim akademisi’nin ilk kadın üyesi oldu. İki yıl sonra, amerikan bilim İlerleme derneği’ne seçilen ilk kadındı. Bu önemli derneklerin ve astronomi kurumlarının bir parçası olduktan sonra, Venüs gezegeninin pozisyon tablolarını hesaplayan ABD denizcilik almanak bürosu’nda çalıştı. daha sonra ABD ve avrupa’yı dolaşmak için 1856’daki atheneum’daki görevinden istifa etti.
1865 yılında vassar koleji’nde astronomi profesörü oldu ve ilk kadın olarak fakülteye atandı. öğretmenlik kariyeri boyunca, niteliklerine rağmen, birçok genç erkek profesörden daha az para kazandığını keşfetti. Ücret artışı talep etti. erkek profesörlerle eşit ücret için savaştı ve savaşı kazandı. kız öğrencileri sınıf çalışması ve gök gözlemleri için gece dışarı gözlem yapamıyordu. üstelik astronomiyle ilgili eğitim alırken… neden mi? cinsiyet ayrımcılığından.. maria buna da meydan okudu ve kız öğrencileri için savaşı kazandı.
1869’da amerikan felsefe topluluğuna seçildi. amerikan üniversite kadınları birliği olan amerikan kadın gelişimi derneği’ne 1873’te üç yıl boyunca başkanlık yaptı. 1876’da ülkenin yüzüncü yılında “bilimde kadınlara ihtiyaç” başlıklı önemli bir konuşma yaptı. köleliği protesto etmek ve çabalarını göstermek için pamuktan yapılmış giysiler giymeyi bıraktı.
maria mücadelelerle geçirdiği çalışma hayatı boyunca astronom, öğretmen olarak birçok başarı kazanmıştır. bunun yanında kadın hakları, insan hakları savunulmasında da sosyal başarıları göz ardı edilemez. 1888 yılında emekli olmuştur. 1889 yılında ölümüne kadar penceresinden gökyüzünü gözlemlemeye devam etmiştir. hayatı boyunca eline yüzüne yıldız tozu bulaştıran, gökyüzüne tutkusu hiç azalmayan maria’nın anısına, ay’daki bir kratere ismi verilmiştir.
NOT: yazıyı öncü atay kaleme almış. gaia dergiden alınmıştır. yazının tamamı için lütfen tıklayınız.