senaryo aynı. birisi bir film diğeri gerçek yaşananlar. yani eskiden bir spotla söylersek iki film birden diyebiliriz. önce filmden başlayacağız. ardından gerçeğe ışık tutacağız. sonunda mı ne olacak? bilmem. ben de meraktayım.
süperman, örümcek adam, xman, batman hepsi erkek olan kahramanlarımız kurulu düzeni savunurlar. çok iyi kahramanlarımızdır hepsi. düzeni koruyan kahramanların rakipleri ise elbette kötüdürler. çünkü düzene karşıdırlar. geleneksel düzenin bir yanılsama olduğuna, gerçek özgürlüğün ancak onu yıkarak elde edilebileceğine inanırlar. jokerden killmongera kadar çok kötülerdir. çoğu zaman kötü karakterin fikri, haklı bir sorundan kaynaklanır (yoksulluk, adaletsizlik, ırkçılık, kaynak kıtlığı). ancak onları “kötü” yapan şey, bu sorunlara buldukları aşırı, şiddet içeren ve insanlık dışı çözümlerdir. ve daha çok da saplantılı, hasta ruhlu, egoist olmaları da alt metinde çizilir. bunlar film elbette.
gelelim gerçek filmimize. g8 zirvelerinde, davos zirvelerine, ülkelerin meydanlarına kadar ise slogan atan, isyan eden insanlığın bir avuç kitlesi vardır. kimi zaman isyan eder, kimi zaman protesto eder ama hedeflerinde dünyayı yiyen doymak bilmez koca göbeğiyle puro içen dünyaya sıçan bir amca vardır. işte o süper kahramanlar bu amcanın kahramanıdır aslında.
sokaklar, meydanlar yasaktır. meclisler, saraylar yasaktır. konuşmak, protesto etmek, talep etmek yasaktır ne isyanı. işte bu kötü karakterlerin gerçek hayatta karşılıklarıdır. siyaset yapmaları yasaktır. düşüncelerini açıklamaları, açıklamak için örgütlenmeleri yasaktır. haberleşme hakları yoktur. çünkü onlar kötüdür. çok kötüdür. çünkü kurulu düzenin tekerine çomak sokarlar. en canlı örneğini geçen hafta ülkemizde yaşandı. meclis açılışını ve resepsiyonunu chp, tip ve emep protesto edip katılmadılar. ve tüm düzen aparatları meclisin protesto edilemeyeceğini söylediler. oysa önceki haftalarda meclisin çalışma komisyonlarını protesto edip katılmayanlar da kendileriydi.
sokakta olmak iyi değildir. mevcut düzene başkaldırıdır. insanları “bir birine düşürmek” kötülüktür. bütünlüğümüze saldırıdır. dış güçlere alet olmaktır. burada kutsal olan mevcut düzen ve onun yürütücüleridir.
temsili demokrasinin kutsalı ise seçim ve onun yansıması meclistir. o halde orayı protesto edemezsin. orada da düzenin kurallarını bozamazsın. çünkü kutsal. devlet tanımı tartışmaları gibi aslında her yaşanan. yaratılan yanılsamalar, yaratılan kutsallar. bir de kocaman gerçeklerimiz.
anlıyoruz ki aslında çizilen alanlar belli ve bu alanları kabul etmeyenler “kötü”. sizce?