çevreyi kirletmeye, doğayı sömürmeye devam ederken yeni yıl ne getirir ki? ırkçılığı kabul etmeyip, senden olmayanı yok etmeyi “normal” saydıkça eskiler nasıl yeni olur.
evlatlarının ölümü uğruna savaştan yana olmaya devam ettikçe yeni yıl mutluluk, yaşam verebilir mi? diye sormadan yeni yıla sihirbaz gibi davranmak haksızlığın dik alası olur.
salgınlarda, afetlerde onar yüzer ölürken daha önceki yenilere de dilek dilemiştik, belki unutmuşsunuzdur. ama yine öldük, tekrar tekrar öldük. biz çoğuz, adsız mezarlıklar ülkesinde bunu bildin mi? kim kurdu o ülkeyi sordun mu? ben vatandaşlığımı aldım oradan. şimdi vatansızım. ama sızım hala devam ediyor. bir yeni yıl daha geliyor üstüne üstlük.
kin dolu cümleleri alkışlarken, başka kin dolu cümleleri de alkışlıyorlar senin için. seçmediğin ırkın, vatanın, dilin için…kinden kan çıkar. acı olur. açlık olur. yüzlerce yıldır olduğu gibi. haydi yeni yıl bunu da düzeltsin bakalım.
sen cennetten kovulan, sen eşrefi mahluk, sen yaratılmışların en mükemmeli, sen…. peki sen ne verdin ömrüne, diğerlerinin ömrüne? hep bir yandasın da kimin yanındaydın sürekli? toprağın mı, bıçağın mı? meyvenin mi zehrin mi yanındaydın? terin mi karın mı yanındaydın?
her yeni bunları soruyor aslında. dur bakalım, gel hesaplaşalım diyor. eyvallah dileklerini aldım kabul ettim de sen ne diyorsun, ne yaptın diyor? sahi siz neler yapıyorsunuz, görmemek, duymamak, bilmemek dışında.
yıllar sadece birer ritmik saymadır. insan değişmedikçe, insanlık gelişmedikçe. ve elbette dünya döndükçe her yıl yeni yıl olacak. hayat bildiği yerden akacak. temenniler hayal kütüphanesinde yerini alacak.
musa ertürk