karpuzun, salatalığın, domatesin şeklini hatırlayan son bir kaç yüz insandan biriydi. çoluğu çocuğu olsaydı dizlerinde severken anlatırdı ama insan soyunun…
yemekler sofraya konmuş. toplanıp birlikte yemeğe başlanacak an. fakat gerçekten zaman durmuş, masaya yukarıdan bakarken kenarda ayakta dikilen kendini görüyorsun.…
uykusu değildi gözlerini kapatan. gözleri değildi idraki sağlayan. başından ayak parmağına hücrelerini dinledi. bir sonucun içinde gübre gibi görülüyordu. oysa…
zamana küfrederdi hep ağız dolusu ciğerini nefessiz bırakacak kadar sonra avuçlarıyla saçını bastırıp yüzünü yıkardı umut çeşmesinden gözlerinden aşağıya doğru…